1931 yılında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın kuruluşuyla birlikte Osmanlı Bankası son kez önemli bir değişikliğe uğradı. 1863'ten beri Osmanlı ve sonra da Türk devletiyle olan ayrıcalıklı ilişkisinin artık gerekçesi ve geçerliliği kalmamıştı. Banka bir bakıma 75 yıl öncesine dönmüştü. Artık faaliyetleri basit bir ticari banka gibi mevduat toplamak, kredi vermek gibi olağan işlemlerle sınırlıydı. Geçmiş statüsünün bir kalıntısı olarak hâlâ piyasada bulunan son banknotlarını 1947'de altın karşılığında itfa etmenin sembolik prestiji dışında tek ayrıcalığı yabancı sermayeli bir banka olduğu halde Türk bankalarıyla aynı şartlarla bankacılık yapabilmesiydi. Ancak devlet bankalarının ve 1940'larda kurulan yerli özel bankaların giderek güçlendiği bir ortamda rekabet etmesi gittikçe zorlaşıyordu. Osmanlı Bankası artık kısıtlı ama sadık bir müşteri kitlesine hizmet veren küçük bir banka konumundaydı. 1996'da başlıca sermayedarı Paribas Bankası tarafından Doğuş Grubu'na satılan Osmanlı Bankası yeni kimliğiyle 5 yıl kadar hizmetten sonra 2001 yılında ülkeyi sarsan krizin sonucunda faaliyetine son vermiş, Garanti Bankası ile birleşerek tarihe karışmıştır.